İNDİR
DOLAŞIM SİSTEMİ
Vücudumuzdaki tüm hücrelerin besin ve oksijen ihtiyacını karşılamak, hücrelerde gerçekleştirilen yaşamsal olaylar sonucu oluşan zararlı atık maddeleri ve karbondioksiti hücreden uzaklaştırmak ile görevli organ ve yapıların oluşturduğu sisteme dolaşım sistemi denir. Dolaşım sisteminin diğer bir görevi ise hastalıklara neden olan mikroplara karşı vücudumuzu korumaktır. Dolaşım sistemimiz kalp, kan ve damarlar dan oluşur.
Dolaşım Sistemini Oluşturan Yapı ve Organlar
Kalbin Yapısı ve Görevleri
Kalbimiz; göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, göğüs kemiğinin arkasında bulunur. Herkesin kalbi, yaklaşık olarak kendi yumruğu büyüklüğündedir. Kalbimiz dört odacıktan oluşmaktadır.
Oksijen miktarı fazla olan kana temiz kan, karbondioksit miktarı fazla olan kana ise kirli kan denir. Kalbin sağ tarafında kirli, sol tarafında temiz kan bulunur. Kalbimiz anne karnında daha altıncı haftadan başlayarak, hayatımız boyunca kasılıp gevşeme yaparak vücudumuza kan pompalamakla görevlidir. Kalbimizin kasılıp gevşeme hareketinin etkisini, atardamarlardan geçen kanın akışından hissedebiliriz. Bu etkiye nabız denir. El bileğimiz ya da boynumuzdaki atardamarlardan nabzımızı ölçebiliriz. Yetişkin bir insanda dinlenme sırasında kalp dakikada 70-80 kez atarken bebekler de bu sayı daha fazladır.
Kalbin kasılıp gevşeme hareketinin atardamarın iç yüzeyine yaptığı basınca ise tansiyon denir. Maalesef günümüzde yanlış beslenme alışkanlıkları ve değişen yaşam tarzları gibi sebeplerden yüksek tansiyon hastalarının sayısı artmaktadır.
Kan Damarları
Kan, vücudumuzda kan damarları yardımıyla dolaşmaktadır. Kan damarları; atardamar, toplardamar ve kılcal damar olmak üzere üç çeşittir.
Atardamar: Kalbimizden temiz kanı, organ ve dokulara taşıyan damarlardır. Kanın akış hızı en fazla atardamarlardadır. Kalpten akciğere kan götüren atardamar hariç tüm atardamarlar temiz kan taşır.
Toplardamar: Doku ve organlarda toplanan kirli kanı, kalbe taşıyan damarlardır. Kanın akış hızı atardamarlara göre daha yavaştır. Akciğerlerde temizlenen kanı kalbe götüren toplardamar hariç tüm toplardamarlar kirli kan taşır. Bazı toplardamarlarda yer çekimi etkisinden dolayı kanın geri akmasını engelleyecek kapakçıklar bulunur.
Kılcal damar: Atardamarlarla toplardamarları birbirine bağlayan ve vücudumuzdaki tüm hücrelerin arasını bir ağ gibi sarmış olan damarlardır. Kan akış hızının en yavaş olduğu damarlardır.
Atardamarlardaki kanda bulunan besin ve oksijeni hücrelere aktarır. Aynı şekilde hücrelerdeki atık madde ve karbondioksitin de toplardamarlara geçişini sağlar.
Kan
Damarlarımız içerisinde dolaşan kırmızı renkli sıvıya kan denir. Yetişkin bir insanda yaklaşık 4-5 litre kan bulunmaktadır. Kanın yapısını yaklaşık olarak %45 kan hücreleri ve %55 plazma denilen sıvı oluşturmaktadır. Kan plazmasının %90’ı sudan oluşurken geriye kalan %10’luk kısmında ise atık maddeler, hormonlar ve besinler (protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineral) bulunur.
Kan dokusunun görevi maddenin taşınmasını sağlamaktır. Ancak bunun yanında başka görevleri de bulunmaktadır. Kanın görevleri:
1. Vücut hücrelerine gerekli besin ve oksijeni taşır.
2. Vücut hücrelerinde oluşan atık maddelerin taşınmasını sağlar.
3. Vücutta oluşan yaralanmalar sonrasında pıhtılaşarak kan kaybını engeller.
4. Vücudun mikroplara karşı savunmasını sağlar.
5. Vücut ısısının düzenlenmesini sağlar.
6. Hormonların ilgili organlara iletimini sağlar.
Kan dokusundaki kan hücreleri; alyuvarlar, akyuvarlar ve kan pulcukları olarak adlandırılır.
Alyuvarlar: Akciğerlerden aldığı oksijen gazını vücut hücrelerine, hücrelerde oluşan karbondioksit gazını da akciğerlere taşımakla görevli hücrelerdir. Kandaki hücrelerin içerisinde sayısı en fazla olan alyuvarlardır.
Akyuvarlar: Akyuvarların görevi mikroplara karşı vücudu savunmaktır. Akyuvarlar, mikropların etrafını sarıp onları içine alarak veya özel salgılar üreterek mikropları yok eder. Hastalandığımız dönemlerde kandaki akyuvar sayısı artar.
Kan pulcukları: Yapısında bulunan özel proteinler ile yaralanma anında kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerdir. Damar kesildiğinde havayla temas eden kan, pıhtı hâline geçer. Böylece hasarlı damardan kanın vücut dışına sızması engellenir.
Kan Dolaşımı
Vücut dokuları ile kalp arasında gerçekleşen kan hareketine kan dolaşımı denir. Dolaşım, büyük kan dolaşımı ve küçük kan dolaşımı olmak üzere iki çeşittir.
Küçük kan dolaşımı: Kirli olan kanın (karbondioksit miktarı fazla kan) kalbin sağ tarafından atardamar ile çıkıp akciğerlerde temizlenmesi ve ardından temiz kanın (oksijen miktarı fazla) tekrar kalbin sol tarafına toplardamar ile gelmesidir.
Büyük kan dolaşımı: Kalbin sol tarafından atardamar ile çıkan temiz kanın (oksijen miktarı fazla) vücuttaki tüm hücrelere besin ve oksijen götürüp hücrelerdeki karbondioksit ve atık maddeleri alarak kirlenen kanın toplardamar ile tekrar kalbe dönmesidir. Dolayısıyla büyük kan dolaşımında kan, küçük kan dolaşımına göre daha uzun bir yol almış olur.
Kan Grupları ve Kan Alışverişi
Kaza sonucu yaralanan ve kana ihtiyaç duyan bir kazazede için kazazede ile aynı kan grubuna sahip bir kan bağışçısı bulmak gerekir.
Kanın görevi tüm insanlarda aynı olsa da her insanda aynı yapı ve özellikte kan hücreleri bulunmaz. Kan grupları, plazmada ve alyuvarların zarında bulunan bazı proteinlere göre belirlenir. İnsanlarda dört farklı kan grubu bulunur. Bunlar A, B, AB ve 0 kan gruplarıdır. Kan alışverişi aynı kan grupları arasında yapılır.
Kan alışverişi için kan grupları dışında Rh faktörü de önemlidir. Alyuvarlarında Rh faktörü bulunan kan Rh pozitif (+), Rh faktörü bulunmayan kan Rh negatif (-) olarak adlandırılır. Rh faktörü de düşünüldüğünde insanlarda toplam sekiz farklı kan grubunun olduğunu söyleyebiliriz.
Herhangi bir yaralanma durumunda, bazı hastalık veya ameliyatlarda kana ihtiyaç duyan bireye başka birinden kan verilmesine kan nakli denir. Yetişkin bir insanda yaklaşık olarak 4-5 litre kan olduğunu daha önce öğrenmiştik. Sahip olduğumuz kanın yaklaşık beşte birini kaybettiğimizde hayati tehlike yaşarız. Bu nedenle kana ihtiyaç duyan insanlara kan vermek son derece önemlidir.