Solunum Sistemi-Konu özeti

İNDİR

SOLUNUM SİSTEMİ

Solunum sisteminin görevi vücudumuz için gerekli olan oksijeni vücut içine almak ve oluşan bir atık olan karbon dioksiti vücut dışına atmaktır. Peki vücudumuz için önemi tartışılmaz olan oksijenin yolculuğu nasıl gerçekleşmektedir?

– Oksijenin yolculuğu nefes almayla burunda başlar, yutaktan geçtikten sonra soluk borusuna ulaşan oksijen akciğerlere kadar gelir.

Akciğerlerimiz birisi sağda birisi solda olmak üzere iki bolümden oluşan bir organımızdır. Kaburga kemiklerimizin hemen altında yer alan akciğerlerimiz kalbimizin de komşusudur.

Oksijenin yolculuğu sırasında meydana gelen olaylardan en önemlisi burada gerçekleşir.

Büyük dolaşımda kirlenen kan, kalp tarafından akciğerlere gönderilir.

(Karbondioksit ile Oksijen yer değiştir)

Akciğerlerimiz birisi sağda birisi solda olmak üzere iki bolümden oluşan bir organımızdır. Kaburga kemiklerimizin hemen altında yer alan akciğerlerimiz kalbimizin de komşusudur.

Oksijenin yolculuğu sırasında meydana gelen olaylardan en önemlisi burada gerçekleşir.

Büyük dolaşımda kirlenen kan, kalp tarafından akciğerlere gönderilir.

Akciğerlerde bulunan etrafı kılcal damarlar tarafından sarılmış, alveol (hava keseciği) denen yapıların içi dışarıdan aldığımız oksijenle doludur. Etrafını saran kılcal damarlarda da kalpten gelen kirli kan bulunur. Alveollerde gaz değişimi meydana gelir ve kılcal damarlardaki karbon dioksit alveollere geçerken, oksijen de kılcal damarlara geçer. Bu sayede kan temizlenmiş olur

Temiz kan akciğer toplar damarları ile kalbe gönderilir. (Küçük dolaşım) Buradan tekrar bütün vücuda dağıtılır. Alveollerdeki karbon dioksit nefes verme olayı ile dışarı atılır.

Nefes alırken akciğerlerimiz hava ile dolacak ve şişecektir dolayısıyla hacminin artması gerekmektedir. Nefes verince de akciğerlerimiz normal haline geri dönecektir.

Akciğerlerimizin soluk alma sırasında hacminin genişlemesi gerekir, bunu da göğüs kafesinin hemen altında yer alan ve diyafram olarak adlandırılan bir kas sağlar. Nefes alma sırasında diyafram kasılır ve aşağı doğru inerek göğüs kafesi hacmini arttırır. Diyafram düz bir kastır. Kaburga kasları da bu hacim genişlemesine katkıda bulunur.

Solunum sisteminin sağlığı için yapılması gerekenler

1.Solunum Yapılan Havanın Temiz Olması Gerekir

2.Grip, nezle ve diğer solunum yolu hastalıklarına yakalanan kimselerden uzak durulması gerekir.

3.Bulaşıcı hastalığı olan kişilerin eşyalarının kullanılmaması gerekir

4.Sigara ve alkol kullanılmaması gerekir.

5.Temiz havada dengeli spor yapılması gerekir.

6.Mevsime uygun giyinilmesi gerekir.

7.Aşırı sıcak ve soğuk gıdaların yenmesi ve içilmesinden kaçınılması gerekir.

8.Kapalı alanların sık sık havasının temizlenmesi gerekir.

9.İnsanların meslekleri gereği solunum sisteminin sağlığı ve korunması için maske veya koruyucu giysi giyilmelidir

Solunum sistemi rahatsızlıkları; bronşit,zatürre,verem,anfizem, silikozis, KOAH,Alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları,nezle,grip,Başta Akciğer olmak üzere solunum yolu kanserleri.

MİKROPLARLA SAVAŞ

İnsanlar yaşamları süresince bir çok olayla karşı karşıya kalabilir. Bu olaylar çoğu zaman insan hayatını tehdit eder niteliktedir.Seller,tufanlar,depremler gibi büyük tehlikelerin yanında gözümüzle göremediğimiz bazı canlılarda hayatımızı tehdit eder. Bu küçük canlılar bazen ölümlere bile sebep olabilir.

Soluduğumuz havada, içtiğimiz suda,yemeklerde,okul sıralarında kısaca her yerde bulunurlar.Bu canlılar mikroskobik canlılardır yani gözle görülmezler.

Vücudun içine girerek hastalık oluşturan zararlı organizmalara MİKROP adı verilir.

Kötüyüm ben kötüyüm!Herkesi hasta ederim ederim ! ederim! ederim!

mikrop

Mikropların vücudumuza girip bizleri hasta etmek istediğini söyledik. Vücudumuz bir şey yapmayacak mı?

Vücudun içine girmeye çalışan mikroplara karşı ilk savaşı deri, ter,gözyaşı,tükürük ve mukoza başlatır.Gelen zararlıları tutarak vücuda girmemesini sağlamakla görevlidirler.

Ama mikroplar bazen vücuda girmeyi başarabilirler. O zamanda kanımızın içinde bulunan akyuvarlar iş başı yapar.

Vücuda bir mikrop girdiği zaman akyuvar hücreleri çoğalırlar ve mikropla savaşırlar.

Peki akyuvar hücrelerinin nerede dünyaya geldiğini hatırlıyor musun?

.

Akyuvarlar uzun kemiklerde bulunan kırmızı kemik iliğinde üretilir

Ayrıca lenf sistemi savunma mekanizmasında önemli bir göreve sahiptir. Lenf sistemi içerisinde bulunan lenf düğümlerinin ve damarlarının vücudu hastalıklara karşı koruduğunu daha önce öğrenmiştik.

Tüm bunlar vücudumuzun düşmanlarına karşı oluşturduğu doğal engellerdir

Bağışıklık sistemi nedir?

Vücudumuzdaki savunma mekanizmasıdır.Mikrop diye tanımladığımız enfeksiyona yol açan virüs,bakteri,mantar ve parazit gibi mikroorganizmaların tüm zararlıı etkilerine karşı bizi korur.

Sağlıklı bir vücut içeri girmek isteyen hastalık etkenlerine ve yabancı maddelere karşı koyar.Karşı koyamadığı ya da karşı koymasına rağmen başarılı olamadığı zaman hasta oluruz.

Bağışıklık sistemi de önce dışarıdan gelen tehlikelere karşı koyar ,mikrop vücuda girdiğinde ise yayılmalarını engeller yada geciktirir. Bu görevi ömür boyu sürdürür.Tabi bağışıklık sistemi zayıf düşürülerek zarar görmediği taktirde….

Mikroplar diye adlandırdığımız zararlıların neler olduğunu biliyor muyuz?

VİRÜSLER

virus%5B1%5D http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQnds3cVwvsbkivMRPeomAKBpiNrLxFzMta5vYj75vHf3QZwAGUbYqdZ98O

  • En küçük mikroplardır.
  • Hücre bile değillerdir.
  • Ne canlı ne de cansızdırlar. Kendi benzerlerini oluşturabildikleri için canlı oldukları düşünülür.
  • Parazit olarak yaşarlar.Kendi başlarına hayatta kalamazlar.Bir bitki hayvan yada insan hücresine girer onun besinin ve enerjisini kullanarak yaşayabilirler.
  • Grip olmamıza sebep olan virüslerdir.Sadece grip değil ebette soğuk algınlığı,suçiçeği,uçuk,ebola,aids,kızamık,kuduz,kaba kulak,çocuk felci gibi hastalıklara da virüsler sebep olur.
  • Virüslerin tedavisinde antibiyotik kullanılmaz.

BAKTERİLER

http://www.biyolojiokulu.net/sitem/components/com_joomgallery/img_pictures/tek_huecreliler_53/bakteriler_20110219_1018970243.jpg pnömokok bakterisi http://www.biriyilik.com/wp-content/uploads/2008/10/plastik.jpg

Vücudun en bilinen düşmanlarındandır.

Virüslere göre oldukça büyük olmalarına rağmen gözle görülemeyecek kadar küçüktürler.Fakat en ağır ve zor şartlarda bile hayatlarını devam ettirebilen,çok dayanıklı canlılardır.

Kendi ihtiyacı olan besinleri üretebilir,bulunduğu ortamdaki besinleri kendine yararı hale getirebilir.

Menenjit,orta kulak İltihabı,zatüre(Pnömoni),tetonoz,şarbon,kolera,frengi,veba,cüzam verem,kolera bakterilerin yol açtığı hastalıklardandır.

  • Ama bakterilerin hepsi zararlı değildir.Vücudumuz için yararlı olan bakterilerde vardır.
  • Ayrıca bakterilerden atık su arıtmasında,peynir ve yoğurt üretilmesinde,bazı kimyasalların imalatında yararlanılır.
  • Bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlarda antibiyotiklerden yararlanılır.

AŞI

Aşı hastalanmadan önce,serum ise hastalandıktan sonra yapılır.

Aşı ile uzun süreli bağışıklık kazanılırken,serum ile kısa süreli bağışıklık kazanılır.

Aşı koruyucu,serum ise tedavi edicidir.

Aşı içinde zayıflatılmış mikrop varken serumda hazır antikor bulunur.

Aşı laboratuarda hazırlanırken serum hayvan kanından elde edilir.

Aşı aktif serum ise pasif bağışıklık kazandırır.

Evimizin zili çaldığında kapıdaki kişiyi tanıyorsak evimize davet ederiz ama tanımıyorsak kim olduğunu sorarız ve tanımadıklarımızı evimize davet etmeyiz.

Vücudumuzda içine girmeye çalışan mikroplara karşı bu şekilde davranır.Mikroplarla savaşırken de düşmanını iyi tanıması gerekir.Eğer tanımıyor ise ne yapacağını nasıl karşı koyacağını bilemez.İşte bu noktada aşı devreye girer.

Aşı hastalıklara karşı bağışıklık sağlama amacı ile insan veya hayvan vücuduna

  • verilen, zayıflatılmış hastalık etkeni, hastalık etkeninin parçaları veya salgıları ile oluşturulan çözeltidir.Bu çözelti vücuda verildiğinde vücudumuz artık bu hastalık etkenini tanır ve ona yönelik savaş araç_gereci temin eder.
  • Aşının hasta olmadan önce yapılır.Ve uzun süreli bağışıklık sağlar.
  • Aşı aktif bağışıklık sağlar.( Hastalık etkenine karşı vücudun kendi kendine antikor oluşturmasıyla sağlanan bağışıklıktır)
  • Aşı hastalıklardan korunmak içindir.
  • Aşı laboratuarlarda hazırlanır.

SERUM

Aşı olmamışsak ve vücudumuz da mikroplara karşı yenik düşmüş ise bu seferde kısa süreli bağışıklık sağlayan seruma ihtiyaç duyarız.

  • Vücudumuzun savunmasını sağlayan antikorlar yetersiz kaldığında vücudun antikor desteğini serumla sağlarız.Serumun içinde hazır antikorlar bulunur.
  • Ancak serum ile yalnızca hastalık süresinde bağışıklık kazandırır.Uzun süreli bir bağışıklık sağlamaz.
  • Serum pasif bağışıklık sağlar.( Vücuda dışarıdan antikor verilmesiyle kazanılan bağışıklıktı)
  • Serum hastalıktan korunmak için değil tedavi amacıyla yapılır.
  • Serum hayvan kanından hazırlanır.(Hastalığın aşısı at,sığır gibi bir hayvanın kanına verilir.Hayvanın kanında bu hastalıkla ilgili antikor üretilmesi sağlanmış olur.Daha sonra hayvanın kanı alınır kan pıhtılaştığında üzerinde kalan sarımtırak kısma serum denir.

ÖRNEK:Aşı ve serum arasındaki farkları içeren aşağıdaki tabloda boş kalan yerleri doldurunuz.

AŞISERUM
Koruyucudur.……………………………….
İçinde zayıflatılmış mikrop vardır.…………………………….
……………………………….Tedavi sırasında yapılır.

Hastalandığımızda doktora gideriz. Doktor bize bazı ilaçlar verir. Eczaneden ilaçları alırken hiç dikkat ettiniz mi? Eczacılar ilaçların üzerine doktorun reçetesine bakarak bazı yazılar yazarlar.

Tok karnına günde 3 kez.

8 saat ara ile tok.

Yemeklerden önce 1 ölçek vb..

Bu bilgiler bizim için çok önemlidir. Doktorun verdiği ilaçların kullanım talimatına aynen uyulması gerekir. Uymadığımız taktirde hastalığımız iyileşmeyebilir ve ilerleyebilir.

Doktorun verdiği ilaçların dışında bilinçsizce ilaç kullanmak ta istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Zehirlenmelere yol açabilir.

Evde bulunan ilaçları tekrar kullanmamız gerektiğinde son kullanma talimatını mutlaka kontrol etmeliyiz.

Bir doktora danışmadan ilaç kullanmamalı, doktorun verdiği ilaçların ise kullanma talimatlarına mutlaka uymalıyız.